ÇOK GEÇ
Birileri hep geç kaldı bana. Ben beklemeyi seçtim.
Onlar için doğru yaşam olmayı… Dikenler arasında bir yaban gülüydü bekleyişim.
Kimsenin cesareti olmadı, dikenlerimden kanamaya. Başımı çıkarmaya çalıştıkça
soğuk, insansız kaldırım taşlarında buldum kendimi…
Otobüs ardlarından bakmayı alışkanlık haline
getirmiştim, seninle. Beni sensizlikte bırakan otobüste kaldı gözlerim, hep onu
aradı… Oysa o pikniğe sırf seni görebilmek için gitmiştim. O söylemezse ben
söylerim demiştim, kendime. Keşkeler olmamalıydı arkamda. Önce sen bilmeliydin;
kimselere söylenmezdi ki, sevgiliye söylenmemiş sevda… O gün, bin bir türlü
yalanla atlatmıştım kızları. Kaçıp pikniğe, sana, gelmiştim. Nereden
bilebilirdim kalacağımı, seni düşünürken, yaptığım kısırla bir başıma? Çok
söylendiler aptallığıma. Cesaretin azı korkaklık, çoğu ise aptallıktı. Ve ben
fazlasıyla aptaldım sana…
Arkadaşlar, kırgındılar biraz da kızgın. Birileri
almalıyken gönlümü, gönül koyulan oldum sonra. Hep koşmam gerekti ya da bakmam,
gidenlerin ardından… Dikiz aynaları yoktu, terk edişlerin. Hiç görmediler ya da
bilmediler bakmayı. Hırçındım, kayalarda çatlayan deniz misali… Yine de gönül
koyamadım, haykıramadım da sevdamı sana…
Gelip geçenler oldu önümden. Kimdiler ya da ne?
Yağmur mu değmişti kirpiklerime? Hava soğuk muydu? Ellerim sıcakken nasıl
olmuştu da buz kesmişti? Bakışlarınla ısınmıştı avuçlarım, yalnız onlardı
sımsıcak… Sesin kulaklarımda uğuldadı, geniş zamanlarda. Yaban gülü diye
seslendin. Cebimde, dikenler arasından kopardığın yaban gülü saklıydı. Yaprağından
koparıp rüzgara bıraktım. Saçlarımdan süzülüp sana geldiler. Kalbini çaldılar,
yoktun…!
Yanlış sevdalarda buldum kendimi. Kendi dikenlerimde
kanadım. Terk edilmeyi bekledim hep. Bir türlü gidemedim, kimseciklerden.
Mazoşist sevdalar türettim. Yokluğunda büyüdüler. Seni kimselere söyleyemedim.
Hiç keşkelerim olmadı sonra. Koca bir keşkeydim, başka hayatlarda. Birileri
bana hep geç kalmıştı…
Şimdi dikenlerimi, deri altlarına gömülü
kıymıklarımı ayıklıyorum, başka bahçelerde… Şarkıcılar, sözlerini alıp gitti.
Daha güzelini söylemeye çalıştıkça detoneyim, perdesiz. Yaşlı ve yorgun bir
başı taşıyorum omuzlarımda. Her sevda yeni bir ak ekliyor saçlarıma. Bir
görünüp bir kaybolan aklar… Sevdalar geç kalmışken bana, geride onları
bırakıyor. Zamansız geliyorlar, senden önce ve başkalarında…
Yaralarımı sardırıyorum, şimdilerde… Arada bir
eskilere gidiyorum. Eski ben oluyor, acıyorum. Acıtsınlar istiyorum, daha ne
kadar acıyacaksa. Sonra yine aynı liman alıyor beni içine, sarıp sarmalıyor.
Dışarıda fırtına var. Sığınağım öylesine güçlü, duyurmuyor dalgaları…
İçimdeki çocuğu bırakıyorum, kaldırımlara. Dur durak
bilmiyor, kimi kez. Bela üstüne bela. Bazen başını alıp gidiyor, salıncaklara…