Gelin Kaleiçi'ne gidelim(bir radyo belgeseli)
KALEİÇİ
Bahçeler meltemlerle
konuşuyor;
Üç bin yıl evvele
dair,
Masal cennetlerinin
kapısı açılmış,
Ağır ağır geçiyor taş
kapılardan
Omuz başları kopmuş
genç heykeller;
Yarım kalmış rüyalar
içinde.
Portakal bahçelerinin
ışık denizinde.
Beyaz elleri gecelere
uzanmış
Otları nergis yapıyor
zaman,
Toprakları ışıl ışıl
yakut kaya;
Limon bahçelerinden
sarhoş olmuş
Antalya.
(Baki Süha Ediboğlu)
İklimi
ve coğrafi yapısıyla, görenleri cezbeder, Antalya. Şehre, yeni surlar, yeni
mimariler eklenir, her uygarlıkla. Antalya’yı limandan ve şehirden saran surlar
arasında , tarih kokan bir kent oluşur, Kaleiçi adıyla.
Antalya’nın
tarihi çekirdek kentidir, Kaleiçi. Bir zaman aralıksız sarar Kaleiçi’ni surlar;
zamana direnen yapı, insanoğlu karşısında yenilir. Rüzgarı engelliyor
gerekçesiyle bir bir yıkılır Kale’nin
kolları.
İki kapı kalır, tarihten günümüze. Biri
imparator Hadrianus onuruna yapılır, diğeriyse ana girişidir Kale’nin.
Kapılarından girdiğimizde, dar sokaklar, bitki
ve hayvan motifli yapılar, kesme taştan evler ve meraklı bakışlarıyla turistler
çıkar karşımıza. Dünyanın farklı yerlerinden gelen turistlerin, günün erken
saatleriyle başlar, tarihe yolculuğu.
Geçmişten kareler takılır objektiflere. Surlarda gizlidir, şehrin sırrı. Bir
şeyler fısıldar sanki sokaklar. Yıkık kollarıyla sarar geleni, Kaleiçi. Kimseyi
geri çevirmez, neyi var neyi yok serer. Döker eteğindeki tarihten taşları,
gizemini çözene. Akdeniz tanıklık eder, Kaleiçi’ne.
Surların
denizle kesiştiği noktada, eski kentin ana ekseni kabul edilir, Hıdırlık Kulesi.
Medreseler,
Kiliseler, kiliseden bozma camiler göze çarpar Kaleiçi’nde, Kesik Minare gibi.
Selçuklular ve Bizanslılar arasında birkaç kez
el değiştirir şehir. Mimari yapıya yansır bu değişimler. Roma surlarında
Selçuklu Kitabelerine rastlanır.
Kalekapısı’nın doğusundaki burç üzerine
yükselir, Saat Kulesi. Saatler oradan ayarlanır, buluşmak için orası tarif
edilir Antalya’da.
Her yerden görülsün, şehre sembol olsun
diye yaptırılır Yivli Minare. Eşi benzeri olmaz. Yüzyıllar boyu sembol olur
şehre.
Kaleiçi’nde bütün sokaklar limana uzanır,
Kırk Merdiven gibi. Tarihte kaybolana yol gösterir adeta. Tarih boyu tüccarlar
akın eder limana.
İklime
uygun inşa edilmiştir Kaleiçi evleri. Soğuktan ziyade, güneşten korur
sakinlerini. Sıcak yaz günü serindir,
Kaleiçi.
Varlıklı ailelerin oturduğu, yüksek
tavanlı evlerin, Konyaaltı’ndan getirilen çakıl taşlarıyla süslenir eşikleri.
Balkonları, Bey Dağları’nın, günün faklı saatleriyle değişen eşsiz manzarasına bakar. Gizli bir bahçeyi
anımsatır evler. Duvarlar yükselir dört bir yanından. Gizli bir dünyadır
yaşanılan.
Zamana
direnmeye çalışan tarih,
restorasyonlarla can bulur. Küllerinden, yeniden doğar Kaleiçi. Kafeler,
pansiyonlar, dükkanlar oluşturulur, eski yapılarda. Tarihin gözyaşıdır silinen;
Ancak için için sızlar yinede. Alış veriş merkezi olur turistlerin. Tarihi
özelliğini yitirtir tüccarlar. Sokağa taşan dükkanlarla, görmez, görülmez olur,
yapılar.
Her köşesinde bir tarih gizlidir Kaleiçi'nin.
Tanıklık edilmişçesine anlatılır hikayeler. Geçmişten izler taşır anlatılanlar;
Çünkü geçmişte kalır güzel anılar. Hala sararken Kaleiçi’ni surlar ve ayakta
kalan yanlarıyla meydan okurken zamana, zamane olur anlatılanlar. Gündüzün
yoğunluğu, cıvıltısı, gece yerini sessizliğe bırakır. Sessizlikte uyur sokak
çocukları. Kimi can verir dar sokaklarda, sur diplerine sığınır kimi.
Gün limanda doğar, limanda batar denizci için.
Akdeniz'e yelken açılır yatlarla. Hayat
bitmez ya; geceye bırakır yerini gün, liman kucağındaki yatlarda. Güneş
batarken, Bey Dağları’nın seyrine doyulmaz.
Antalya’yı,
Kaleiçi’ni, simgeleyen süs eşyaları, kartpostallar, halılar satılır sokak
aralarında. Kimi esnaf ürününü sergiler, kimi maharetini. Babadan kalma
mesleğidir kiminin yaptığı. Övünçle gösterilir, yerli yabancı turistlere.
Kiliseler, medreseler, cami ve türbeler yer
alır Kaleiçi’nde. Kendi kabuğunda yaşar sanki yapılar. Dünü belli belirsiz,
silik taşır yarına. Kiminin bilmez tarihini kitaplar. Eski Antalyalılar bilir
geçmişi. Anlatılır hikayeler dilden dile, bir yanı eksikse de.