13 Haziran 2017 Salı






Babama…



“Güzeller güzeli… Sizin de veli toplantınız var mı” diye sordu, buruk bir ses, telefonda… “Ne toplantısı,” dedim şaşkınlıkla.  Küçük bir kız çocuğu görmüş televizyonda, babası hiç gelmemiş veli toplantılarına… Çok üzülmüş, duygulanmış görünce. Hemen telefona sarılmış… Koca yürekli, hayatla kavgam, babamdı arayan. Küçük kızı anlattı, ağlamaklı ve yineledi sorusunu: “Güzeller güzeli… Sizin de veli toplantınız var mı?” İçine su serpen, yüzünü güldüren cevabımı verdim, sorusuna: “Benim babam bütün veli toplantılarıma geldi” dedim gururla. Mutluluğuna diyecek yoktu. Kocaman öptü yanaklarımdan, sevgili babam…



Babalar ve kızlarına dair hikayeler anlatılır hep. Nasıl da kıskanır babasını kız ve nasılda sakınır kızını baba… Babalar hep bir otorite, mesafe... Aynı zamanda da özlemenin diğer adıdır, evde. Benim babam da özlenenlerdendi. Çocuk aklımızda anne yemek pişiren, evi çekip çevirense baba da evin Süpermen’i, bir görünüp bir kaybolanıydı. Akşamları, belli belirsiz görürdük babamı. O hep çalışır, bizim için süper bir şeyler yapardı…



Az görüştüğümüzden midir bilinmez, hep kavgalıydık, bu süper adamla. Olur olmaz kızdırır, sonra gönlümü alırdı. Ne de olsa Süpermen’di. Evimizin hayal kahramanı, benim kahramanım, canım babam… Hırçınlığım, kavgam, özlemimdendi. Şehir dışındaydı işi. Yine bir gün gitmiş ve günlerce dönmemişti. Annemin eteğine yapıştım: “Nerede babam, niye gelmiyor?” dedim. “Sabret kızım az kaldı, gelecek” dedi annem. Ama annem ne söylese nafile. Hiçbir sözü sakinleştirememişti beni.



O gece uyuyamadım. Babam hemen gelmeliydi. Hem de hemen... Bir çizgi filmde görmüştüm: Küçük kız, kırmızı pabuçlarının topuklarını birbirine vurarak dilek tutuyordu ve dileği hemen gerçekleşiyordu… Kırmızı pabuçlarımı babam almıştı. Giydim, babamın gelmesini dileyerek topuklarımı birbirine vurdum. Ama yoktu babam, gelmedi.



Sonra bir mektup yazdım babama. Daha ne kadar gelmeyecekti acaba! Hem kızmış, hem de onu çok özlemiştim. Gelsin di artık. Hem ertesi gün veli toplantımız vardı, öğretmen çağırmıştı. Ama babam ortada yoktu. Uzun uzun anlattım babama özlemimi ve ağladım uzun uzun. Yazdığım mektubu hiç gönderemedim babama. O gece ağlayarak uykuya dalmışım, mektubun üzerinde. Bir buseyle uyandım sonra, gelen babamdı. Gün doğmadan evdeydi. Haberi varmış veli toplantısından. Annem beni sakinleştirmeye çalışırken Süpermen, çoktan yola çıkmış. Sitemli mektubum yerine ulaşmadan babam gelmişti işte. Boynuna atıldım. Kırmızı pabuçlarıma mutlu bir bakış attım…




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder