12 Temmuz 2017 Çarşamba


tel toka



Paltomu koltuğa bırakırken fark ettim onu. Bir terk edilmişlik sinmişti üstüne. Bir sevgiliye bırakılmışlık, veda niyetine… Çikolatalı sigara mı yakarken avuçlarımdaydı artık. Dumanı uzun uzun solurken hikayesini düşledim…

Karşımda, vefasız sevgili canlandı. Sahibinin uzaklaşan topuk sesleri duyuldu sonra.  Hırçındılar, biraz da kırgın. Bir ara dönüp sana baktı, bir de sevgiliye son kez.

Şimdi sevgiliyle aynı tabladaydı sigaralarımız. Umarsızca oynadı saçlarıyla. Seni görmedi bile. Oysa görsün, avuçlarında sımsıkı sarsın diye bırakmıştı seni oraya. Gece kadar siyah saçlarına tutunmuştun, sabırla. “Biri var” demişti sevgili, “Artık gitmelisin. Senin çektiğin acılarda yanma sırası bende şimdi.”

Kız hayretle dinledi bu sözleri. Kulakları uğulduyordu. Başını avuçlarının arasına aldı. Yıllarca, yıllardaki gecelerce okşamak istemişti, sevgilinin saçlarını. Doyasıya sarılmak, nefesiyle bir olmak…

Ama hiç sevmezdi sevgili bunları. Hele saçlarına hiç dokunulmazdı. Yalnız uyurken okşanırdı saçları. Geceyi beklerdi siyah saçlı kız. Sabaha daha çok vardı. Ama şimdi gün de gece de birdi sanki. Her şey bitmişti.

Onunkiler yerine kendi saçlarıyla oynadı kız. Sen düşüverdin. Bir süre elinde oyalandı. Bütün sevgisini, özlem dolu gecelerini sana bıraktı. Tek bir söz söylemedi. Gitmek istedi sadece. Seni ona bıraktı.

Tüm anlamlar sana yüklenmişti. Değere dair ne varsa değersizdi artık. Bir o vardı şimdi bir de sen geriye kalan. Giderken en çok seni merak etti. Nasıldın ve nerde? “Bıraktığım yerde midir” dedi, pastanenin önünden her geçişinde.

Bir gün içeri girdi. Ben de oradaydım. Onu bekledim. Seni aramaya gelecekti, belli. Sevgilinin hayali sigarasını söndürüp çoktan gitmişti. Seninle yalnızdık. Topuk sesleri girişte duyuldu. Sesler yaklaştıkça içimi tarifsizce bir acı kapladı.

İki suçludan biriydim sanki. Bir açıklama yapıp suçumu ört bas etmem gerekiyormuş; ama verilecek tek bir yanıtım bile yokmuş gibiydim.

Siyah saçlı kız topuk sesleriyle yanımda belirirken seni sakladım. Daha ne kadar hayal kırıklığı yaşayacaktı ki? Seni görmezse üzülmezdi artık. Ya da ıstırapların en büyüğünü verecektim ona, seni saklayıp. Bir umudu olacaktı, sevgiliden yana…

Kendimle bunun savaşını verirken, kızla göz göze geldik. Hikayesinden haberdar olduğumu düşünmüşçesine baktı. Aynı anda yutkunduk. Ötesi yoktu, bilmeliydi. Bu umutsuz bekleyiş niye? Elimi eline uzattım ve suç ortağım seni, ona bıraktım...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder