tel toka
Paltomu koltuğa bırakırken fark ettim onu. Bir terk
edilmişlik sinmişti üstüne. Bir sevgiliye bırakılmışlık, veda niyetine…
Çikolatalı sigara mı yakarken avuçlarımdaydı artık. Dumanı uzun uzun solurken
hikayesini düşledim…
Karşımda, vefasız sevgili canlandı. Sahibinin
uzaklaşan topuk sesleri duyuldu sonra.
Hırçındılar, biraz da kırgın. Bir ara dönüp sana baktı, bir de sevgiliye
son kez.
Şimdi sevgiliyle aynı tabladaydı sigaralarımız.
Umarsızca oynadı saçlarıyla. Seni görmedi bile. Oysa görsün, avuçlarında
sımsıkı sarsın diye bırakmıştı seni oraya. Gece kadar siyah saçlarına
tutunmuştun, sabırla. “Biri var” demişti sevgili, “Artık gitmelisin. Senin
çektiğin acılarda yanma sırası bende şimdi.”
Kız hayretle dinledi bu sözleri. Kulakları
uğulduyordu. Başını avuçlarının arasına aldı. Yıllarca, yıllardaki gecelerce
okşamak istemişti, sevgilinin saçlarını. Doyasıya sarılmak, nefesiyle bir
olmak…
Ama hiç sevmezdi sevgili bunları. Hele saçlarına hiç
dokunulmazdı. Yalnız uyurken okşanırdı saçları. Geceyi beklerdi siyah saçlı
kız. Sabaha daha çok vardı. Ama şimdi gün de gece de birdi sanki. Her şey
bitmişti.
Onunkiler yerine kendi saçlarıyla oynadı kız. Sen
düşüverdin. Bir süre elinde oyalandı. Bütün sevgisini, özlem dolu gecelerini sana
bıraktı. Tek bir söz söylemedi. Gitmek istedi sadece. Seni ona bıraktı.
Tüm anlamlar sana yüklenmişti. Değere dair ne varsa
değersizdi artık. Bir o vardı şimdi bir de sen geriye kalan. Giderken en çok
seni merak etti. Nasıldın ve nerde? “Bıraktığım yerde midir” dedi, pastanenin
önünden her geçişinde.
Bir gün içeri girdi. Ben de oradaydım. Onu bekledim.
Seni aramaya gelecekti, belli. Sevgilinin hayali sigarasını söndürüp çoktan
gitmişti. Seninle yalnızdık. Topuk sesleri girişte duyuldu. Sesler yaklaştıkça
içimi tarifsizce bir acı kapladı.
İki suçludan biriydim sanki. Bir açıklama yapıp
suçumu ört bas etmem gerekiyormuş; ama verilecek tek bir yanıtım bile yokmuş
gibiydim.
Siyah saçlı kız topuk sesleriyle yanımda belirirken
seni sakladım. Daha ne kadar hayal kırıklığı yaşayacaktı ki? Seni görmezse
üzülmezdi artık. Ya da ıstırapların en büyüğünü verecektim ona, seni saklayıp.
Bir umudu olacaktı, sevgiliden yana…
Kendimle bunun savaşını verirken, kızla göz göze
geldik. Hikayesinden haberdar olduğumu düşünmüşçesine baktı. Aynı anda
yutkunduk. Ötesi yoktu, bilmeliydi. Bu umutsuz bekleyiş niye? Elimi eline
uzattım ve suç ortağım seni, ona bıraktım...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder